Bilişsel Davranışçı Terapi

Bilişsel-davranışçı terapi (CBT), terapistin danışanla etkileşime girerek, danışanın olumsuz veya çarpık düşünce kalıplarının farkına varmasına yardımcı olduğu bir terapi yöntemidir. Çok sayıda araştırma, bilişsel-davranışçı terapinin, bir kişinin duygularını yönetme yeteneklerini geliştirerek yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirdiğini göstermektedir. Aynı zamanda insanlara stresli durumlarla başa çıkma tekniklerini öğretir.
Bu terapinin yaygın kullanımları arasında depresyon, anksiyete bozuklukları, panik bozuklukları, ilişki sorunları, alkol ve madde kötüye kullanımı, yeme bozuklukları, fobiler, uyku bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluk, bipolar bozukluk, cinsel engeller vb. bulunur.
Bilişsel Davranışçı Terapi Tarihi
Bilişsel Terapi, Psikodinamik Terapist Prof. Dr. Albert Ellis tarafından geliştirildi. Ellis, dinamik psikoterapinin klasik davranışçılığa benzediğini fark etti. Bu nedenle, koşullu bir kişiye erken yaşlarda koşullanmalarının mantıksızlığı gösterildiğinde, eski davranışları bırakması beklenir. Ancak Ellis, kişinin düşünme yeteneğini vurgulayarak, terapinin odak noktasının kişinin düşünce ve inançları olması gerektiğini vurgular. Örneğin, iyi notlar için değer verilen bir çocuk, büyüdükçe bu eşleşmenin mantıksızlığını keşfedecektir, ancak başarılı olursa bunun değerli olduğuna inanmaya zorlanabilir. Bu terapiye daha sonra Akılcı Duygusal Davranış Terapisi adı verildi. 1960’larda, PhD, Prof. Aaron Beck, psikolojik sorunların nedenlerinin psikanalizin iddia ettiği kadar karmaşık olmadığını savunarak, depresyon için kısa süreli, sonuç odaklı bir terapi geliştirdi. 1980’lerde birçok klinisyenin girdileriyle Ellis ve Beck’in teorisi birçok kişilik bozukluğuna ve tıbbi duruma uygulandı. Ayrıca bu yıllarda bilişsel ve davranışçı teoriler ve yaklaşımlar bütünleşerek bilişsel-davranışçı terapinin ortaya çıkmasına neden oldu.